Dürüst olmak gerekirse bu röportajı planlarken yalnızca uzaktan çalışan Klinik Psikolog Eda Yılmaz’ın deneyimlerini paylaşmak niyetindeydim.
Bir ruh sağlığı uzmanına soru soracağımı idrak edince bunu yalnızca psikologlar ya da benzer bir meslek grubuna değil, herkese hitap edebilecek değerli bir kaynak yaratabileceğimizi fark ettim...
Bu yüzden teklifimizi kabul ettiğin için çok teşekkür ederim.
İpek: Klasik soruyla başlamak istemiyorum diyorum ama sanırım hikayeleri dinlerken bağ kurabilmemiz için bu soruyu sormak da şart. Eda kimdir? Bize kendinden bahseder misin biraz.
Eda: Eda ben. Yaklaşık 4 yıldır online çalışan bir klinik psikoloğum. Meslekte ise 8. yılımın içerisindeyim. Yin yoga eğitmenliği eğitimi alıyorum, düzenli spor yapıyorum, doğaçlama dans atölyelerine katılıyorum. Yani kısacası bedenimle bağ kurmaya önem verdiğim ve özen gösterdiğim bir dönemdeyim.
Ruh, zihin ve bedenin bir bütün olduğuna dair bakış açım elbette seanslarıma da yansıyor yavaş yavaş.
Bahçeşehir Üniversitesi’nde burslu okuduktan sonra Klinik psikoloji süreci başladı ve çok zorlandığın zamanlar olduğunu hatırlıyorum. O dönem senin için nasıldı?
Yüksek lisans hem çok keyif aldığım hem de zorlandığım bir süreçti. Terapist olma yolculuğu uzmanlık eğitiminde başladı diyebilirim ve meğer yola dair ne kadar az fikrim varmış.
Büyümek, yetişkin olmak, sorumluluk almak, kendi hikayene bakabilmek ve onunla kalabilmek, kendi üzerine çalışmak çalışmak çalışmak. Aslında hiç bitmiyor ve bu hoşuma da gidiyor açıkçası.
Sonra yüz yüze seanslar vermeye başladın. Kendi süpervizyon sürecin de devam ediyordu. Oh bitti, artık rahat rahat çalışıyorum, dedin mi o arada?
Hem de hiç diyemedim. Yola dair az fikrim varmış, dedim. Hayalimde her şey çok kolay ve hızlı ilerliyordu. Gerçekte ise her yeni mezun gibi deneyim kazanmaya odaklıydım. Fakat deneyim kazanacağım bir alan yaratmak çok zor oldu.
Bir ofisin bünyesine girmek mi, bir ofis açmak mı, oda kiralamak mı derken dönüp dolaşıp geldiğim yer kendi danışanımı kendim bulmam gerektiği oldu. Kendini tanıtmak, reklam yapmak, instagram hesabı açmak, bütün tanıdıklara haber salmak, düşük ücretle hatta bazen ücretsiz danışan görmek…
Sonrası pandemi, kapanma ve senin için de kırılma noktası oldu. Nasıl oldu?
Pandeminin başı hepimiz için belirsizdi elbette. Kısa süreceğine inanmak istedik sanırım. Danışanlar da kapanmalar bitince devam ederiz dediler çoğunlukla.
2020 Mart-Haziran arası seanslar epey azaldı. Sonrasında durumu kabullendik sanırım hep beraber yani bunun uzun süreceğini.
Neredeyse her şeyin artık online yapılmak zorunda olduğu bir düzende terapinin de online yapılabileceğine dair inanç arttı sanırım. Ve tabii kapanmalarla beraber terapiye ihtiyaç da arttı. Ben de bu süreçle beraber tamamen online çalışan bir psikolog oldum.
Şimdi yalnızca online seanslar veren bir klinik psikologsun? Bu süreç senin için nasıl geçiyor. Yüz yüze seanslar ve online seanslar arasında değerlendirebileceğin artılar eksiler var mı?
Neredeyse 4 senedir online çalışıyorum, açık söylemek gerekirse terapinin işlevselliği açısından bir fark görmüyorum. Bu benim çalışma yöntemimle ilgili de olabilir. Her terapist için geçerlidir diyemiyorum o yüzden.
Online görüşmelerde en önemli şeylerden birisi danışanın kendini rahat ve güvende hissettiği bir ortamda olması ve bazen şartlar bunun için elverişli olamayabiliyor. Yüz yüze görüşmelerin en büyük artısı terapi odasının verdiği güven bana kalırsa.
Uzun süredir evden çalışıyorsun. Uzaktan çalışma sisteminin bazı duygusal zorlukları da beraberinde getirebileceğini biliyoruz. Senin deneyiminde bu zorluklar neler?
Evden çalışmanın en zor kısmı sanırım çalıştığın yerde aynı zamanda da yaşıyor olmak. Hele ki bazı seanslardan sonra çok yorulmuş hissettiğimde bana en iyi gelen şey mekan değişikliği. Yürüyüş yapmak, spor yapmak, kahve içmeye çıkmak gibi. Döndüğümde ise işe değil de eve dönmüş hissetmemi sağlıyor bu kısa aralar.
Diğer yandan psikologluk çok yalnız bir meslek. Elbette akran süpervizyonları var fakat çoğunlukla yalnızız. Bir ofiste çalışmanın en güzel yanlarından biri 10 dakikalık aralarda bile bir araya gelip biraz sohbet edebilmek fakat evden çalışırken bunun yokluğunu daha çok hissediyorum.
Bu yüzden de sosyal yaşantıma daha çok önem vermeye çalışıyorum, planlamalar yapıyorum ki kendimi izole hissetmeyeyim. Bazen öyle günler oluyor ki, danışanlarımı tüm gün dinlemişim ama ben hiç kimseye bir şey anlatamamışım. Bunun olmaması için elimden geleni yapıyorum ama bazen de oluyor işte.
Bir diğeri de motivasyon ve disiplin konusu. Korumak zor. Başlamakta zorlanan, rutin oluşturmakta zorlanan ya da benim gibi bitirmekte/kapatmakta zorlanan bir yapımız varsa, biz ne yapalım?
Bir ofiste olsaydım, yanımdaki iki üç kişiye sorup bitirebilirdim. Kendi başıma çalışırken başlanmış, ilerlemiş ama kapatılamamış bir sürü dosyayla kalabiliyorum. Bir başlasam bitireceğim aslında diyen kişiler de gördüm. (Fırsat bulmuşken biraz bu soruda kendi sorunumu aktardım müsaadenizle ☺ ) Bu konuda destek olabilecek kaynaklar, destek sistemleri ya da bireysel uygulamalar var mı?
Yarım kalmış işler ne kadar çoksa onları tamamlamaya dair motivasyonumuz da az oluyor sanki hiç bitmeyecekmiş gibi. Kendi üzerinde baskı kurmadan, gerçekçi beklentiler içerisine girmek lazım öncelikle.
Belki başlarken bir işe “Hepsini bitireyim, artık çok uzadı. Oturayım sabaha kadar çalışayım bitireyim.” gibi bir düşünce içerisinde olmaktansa örneğin sadece yarım saat çalışmak bir hedef olabilir. Her gün sadece yarım saat çalışacağını bilmek hem kendinden gerçekçi bir beklenti olur hem de çok zorlayıcı olmaz.
“Sadece yarım saat çalışacağım sonrasında bırakabilirim.” diye düşünmek daha özgür hissetmemizi sağlıyor. Bırakabileceğimizi bildiğimiz bir şeye daha rahat başlayabiliyoruz. Bazen de zaten başladık mı devamı da geliyor yani aslında ne kadar istersek o kadar devam da edebiliriz. Erteleme, motivasyon, disiplin konularında Psikonet Yayınları’nın çok güzel kendine yardım kitapları var, ilgilenenlere önerebilirim.
Senin gibi uzaktan çalışmak isteyen klinik psikologlar için önerebileceğin uygulamalar, gruplar var mı?
Sosyal medya hesapları danışanların en çok baktığı yerler sanırım terapistler hakkında fikir edinmek için. Bunun dışında özgeçmiş, alınan eğitimler, blog yazılarının olduğu kişisel websitelerinin olması da önemli. Bunu dışında danışan bulmak için ise kulaktan kulağa yayılmak kendi çevreleri tarafından, danışanlar başka danışanlar yönlendirebilir, meslektaşlar yönlendirme yapabilir.
Online terapi uygulamaları pandemiyle beraber çok daha yaygınlaştı, onları araştırmak ve uygun bulunursa görüşmek iyi bir fikir olabilir. Mail gruplarına üye olmak iyi bir fikir olabilir çok fazla yönlendirme maili geldiği için mutlaka aralarında çalışabileceğiniz danışanlar olacaktır.
Comments