Gamze Çamurluoğlu benim çok uzun zamandır LinkedIn'de ilgiyle takip ettiğim bir öğretmen ve içerik üreticisi. Proje henüz yayına girmemişken onunla bir röportaj yapmak istedim ve kabul ettiğinde çok sevindim.
Çünkü bize çok iyi ipuçları vereceğinden ve birçok kişiye ilham olacağından şüphem yoktu. Tam da öyle oldu!
Gamze ile röportajımız sana da ilham versin ve yol göstersin 🧡
Gizem: Merhaba Gamze, kısaca kendinden bahseder misin?
Gamze: Merhaba! Ben 1987 İzmir doğumluyum. İstanbul Üniversitesi İngilizce öğretmenliği bölümünden mezun oldum. Eğitim hayatımın ardından, Türkiye Ekonomi Bankası'nda kurumsal İngilizce eğitimlere başladım. Bu alanın benim için uygun olduğunu fark ettiğimden birkaç yıl farklı kurumlarda öğretmenliğe devam ettim.
Ardından, Vancouver Career College’a TESOL eğitimi için gittim. Öğretmenlik mezunu olmama rağmen böyle bir sertifika programı tercih etmemin sebebi, ana dili İngilizce olan bir ülkede dil öğretimi yaklaşımlarını daha yakından anlamaktı. Bu eğitimi birincilikle bitirmenin gururunu hala yaşıyorum.
Döndükten sonra hatrı sayılır bazı şirketlerde İngilizce Öğretmenliği ve Eğitim Direktörlüğü yaptım. Aslında her şey benim tarafımda harika gidiyordu ancak sanki bir şey eksikti. Yetişkinlerle çalışmanın sadece öğretmenlik becerileriyle sınırlı olmadığını fark etmeye başlamıştım. Bu kişilerin belki kelime ve gramer bilgileri artıyordu fakat geçmişten getirdikleri olumsuz dil deneyimleri ve bazı zorlayıcı duygularla başa çıkmak zorundaydılar.
Bu farkındalıkla önce temel seviye bir koçluk eğitimi aldım. Bu eğitim öğretmenliğime bambaşka bir perspektif kazandırdı. Bu konuda derinleşmek için NeuroLanguage Coaching programıyla tanıştım ve dil öğrenmeyi koçlukla harmanlayan yeni bir sistem tanımış oldum. Şu anki yaklaşımım, aldığım tüm bu eğitimlerin ve kişisel gelişimim adına okuduklarımın harmanlandığı bana özgü bir yöntem diyebilirim.
Kendi yeteneklerini ve dil becerilerini geliştirmeye çalışan bireylerle çalışırken, koçluğun bu süreçte önemli bir rol oynadığını gördüm. Bu farkındalık, İngiltere'ye taşınmamı tetikledi. Türk profesyonellerin kendi İngilizce seslerini bulmalarını sağlamak için kurduğum şirketim MindHeart Lingua, İngiltere'de büyümeye devam ediyor. Şu anda, dünya genelinde yaşayan Türk profesyonellere İngilizce seslerini bulmalarında destek oluyorum.
Son altı yılda, özellikle orta ve orta üzeri seviyedeki bireylerle çalışmaya odaklandım. Temel seviye eğitimlerin genellikle başarılı bir şekilde tamamlanabildiğini fark ettim, ancak orta seviyeye geldiğimizde dil becerilerinde bir duraklama yaşandığını gözlemledim. Bu durumu aşmanın çözümünün sadece ders almaktan veya pratik yapmaktan daha fazlası olduğunu düşünüyorum.
Bu aşamada, hem zihinsel hem de duygusal düzeyde bireylerle bağlantı kurabilmek gerekiyor. Yani, meseleye kalple ve zihinle yaklaşmak, dilin daha etkili bir şekilde öğrenilmesine katkı sağlıyor.
Yaptığın işi freelancer çalışmaya mı yoksa uzaktan çalışmaya mı daha yakın buluyorsun? Neden? Bu iki çalışma biçimini kısaca nasıl tanımlarsın?
Belirli bir şirkete bağlı değilim; kendi şirketimi yönetiyorum ve istediğim saatlerde çalışabiliyorum. Bu nedenle, "freelancer" terimi benim durumumu daha iyi ifade ediyor.
Bildiğim kadarıyla klasik anlamda gramer içerikli dil öğreten dersler yerine halihazırda belli seviyede dil bilen kişilerin konuşmalarını destekleyen dersler veriyorsun. Bu spesifik tercihinin sebebinden bahseder misin?
Özellikle orta ve orta üzeri seviyedeki profesyonellerle çalışıyorum çünkü temel seviyede İngilizce öğrenmek genellikle sorunsuz ilerler, ancak orta seviyeye geldiğimizde bir duraklama yaşanır.
Bu duraklama, sadece ülkemize özgü bir durum değil, dünya genelinde birçok kişi bu aşamada zorlanır. Bu durumu aşmanın bazı yolları var ve yıllar içinde geliştirdiğim tecrübelerle bu konuda kendi yöntemlerimi oluşturdum. Odaklandığım, bu seviyedekilerin akıcı konuşmalarını kolaylaştırmak ve özellikle İngilizcede kendi seslerini bulmalarına yardımcı olmak.
Destek verdiğim kişiler genellikle iş hayatında kendilerini ifade edebilmek, etkileyici olabilmek ve iz bırakabilmek için İngilizce becerilerini geliştirmek istiyor. Bu, Türkçede zaten başarılı oldukları bir alanı, İngilizce becerilerine kopyalamak da demek.
Bir benzetme yapmam gerekirse, onlar kendi alanlarında uzman, ben ise dil alanında uzmanım. Seanslarımızda güçlerimizi birleştiriyoruz ve birlikte, onlar için yeni bir İngilizce kimliği oluşturuyoruz.
Freelance çalışırken en çok keyif aldığın ve zorlandığın yönler neler?
İngiltere’ye yerleşmeden önce, Akçay'a taşınarak radikal bir karar aldım ve ilk freelancer deneyimime orada başladım. Daha önce İstanbul'da oldukça tanınan bir kurumda eğitim direktörlüğü yapıyordum. Öğretmen yetiştirmek, müfredat geliştirmek, süreçleri yönetmek ve kişilere uygun eğitimleri tasarlamak benim için önemliydi. Ancak, öğrencilerle birebir etkileşim özlemini hissediyordum. Bu yüzden öğretmenliğe geri dönmek istemiştim.
Ayrıca bir kurumda çalışmak yerine kendi iç kaynaklarıma güvenerek kendi şirketimi kurmak da kalbime düşmüştü bir kere. Türkiye'de freelancer işimi başlatmak benim için keyifliydi. Çünkü kendi saatimi belirleyebiliyor, aracısız bir şekilde kişilerle iletişim kurabiliyor ve süreci kendi yönetimimde, ticari kaygılardan bağımsız bir şekilde organize edebiliyordum.
Bununla beraber, özellikle kendi ağımı oluşturmak ve kitlemi belirlemek konusunda zorlandığım zamanlar da oluyordu. Kendime güvenim olsa da, yaptığım işin özel bir nitelik taşıdığını bilsem de, bunu başkalarına anlatmak ve akıllarında bir yer edinmek zamanımı aldı. Bu süreçte sabrıma güvendiğimi söyleyebilirim; sabırlı biriyim ve bu süreci adım adım, özveriyle götürdüm.
Uzaktan çalışma sosyal yaşamını nasıl etkiliyor?
İletişim halinde olduğum danışanlarımla dirsek temasını sevdiğim için kendi sosyal hayatımdan fedakarlık ettiğim anlar oluyor. Bu nedenle, son birkaç aydır özellikle zaman yönetimi konusunda kendim oluşturduğum rutinlere odaklanarak dengeyi sağlamaya çalışıyorum.
Uzaktan çalışma ortamını düzenlerken nelere dikkat ediyorsun ve en verimli olduğun ortam nasıl bir ortam?
Çalışma ortamımı düzenlerken, en çok istediğim şeyin kendi masam olması olduğunu söyleyebilirim. Masamda her zaman elimin altında bulunması gereken not defterleri ve post-it'lerim var; not almayı sevmekle birlikte zaman içinde dijital araçları da kullanmayı öğrendim. Ancak mümkünse, seanslarım için değil genel çalışmalarım için içerik üreticisi olarak dışarıda çalışmayı çok seviyorum.
İngiltere'de hava koşulları her zaman uygun olmasa da, bilgisayarımı alıp güzel bir doğa manzarasına sahip bir yerde çalışmak benim için iyi bir deneyim oluyor.
Uzaktan çalışmanın senin için getirdiği özgürlük ve sorumluluk dengesini nasıl koruyorsun?
Harika soru! Çünkü genellikle freelancer işlere başlamadan evvel herkes şunu düşünüyor: ‘Evet, şimdi çok özgürüm. Özgürce çalışacağım.’ Fakat bazen bu özgürlük, sorumlulukları da göz ardı etme sebebiyet verebiliyor. Oysa freelancer çalışmanın belki de en önemli ayağı sorumluluk bilinci. Karakter özelliğimden ötürü bu durumu çok yaşamasam da yine de şunu söyleyebilirim:
Bu şekilde çalışmak isteyenler muhakkak zamanını ve en önemlisi enerjisini yönetebilmeyi öğrenmeli, kendi sınırlarını çizebilmeli ve daha fazlası talep edildiğinde buna hayır diyebilmeli. Bunlar zaman içinde geliştirilen beceriler diyebilirim.
Ayrıca kişinin kendine uygun bir sorumluluk planı oluşturmasından da yanayım. Mesela benim haftam seanslarım dışında çok net, saat saat programlanmış olmasa da tematik olarak günlerimin bazı sorumluluk haritaları vardır.
Haftanın bir gününü içerik üretmeye ayırırım, diğer gün danışanlarım için yol haritaları oluştururum, onlara yollayacağım paylaşımları hazırlarım. Bir başka günümü sosyal hayatıma ayırırım.
Yeni öğrencilerini nereden/nasıl buluyorsun? Bu konuda yeni başlayanlara ne önerirsin?
Doğru kişilerle bağlantı kurmak, işimde çok önemli bir rol oynuyor. Türkiye'de ilk şirketimi kurduğumda, sosyal medya paylaşımları sayesinde bir kişiyle tanışmıştım ve bu tanışma benim için bir dönüm noktasıydı. Seanslara başladık ve zamanla bu kişi, benim yeteneklerimi gördü ve çevresine beni tavsiye etti. Böylece, istediğim alanda çalışma fırsatı buldum.
Başlangıçta, hedef kitlenizi seçmenin önemli olduğunu düşünüyorum. Kimlerle çalışmak istediğinizi ve kimlere faydalı olabileceğinizi belirlemek, özellikle niş bir alana yönelmek önemlidir. Genel yerine özel bir alanda uzmanlaşmak, son dönemlerde daha da önem kazanmış durumda.
İngiltere'ye taşındığımda, hiç tanımadığım bir pazarda başlamak zor oldu. Ancak girişimci gruplarına katılarak kendimi tanıtmaya başladım. LinkedIn içerikleri üretmeye başladım ve kendi benzersiz dilimi ve içerik tarzımı oluşturdum. Tüm bunlar tanınırlığımı ve dolayısıyla şirketimin karlılığını arttırdı.
Gelecekteki uzaktan çalışma ve freelance çalışma trendleri hakkında düşüncelerin neler ve bu değişimlere nasıl ayak uyduruyorsun?
Özellikle kendi uzmanlık alanımda çalışmak isteyen kişilerin son dönemlerde freelancer çalışmaya daha fazla ilgi göstermeleri beni gerçekten mutlu ediyor. Bu alandaki istek, çaba ve cesaret beni umutlandırıyor.
Gelecekte bu alanda neler olabileceğini değerlendirdiğimde, kesinlikle niş alan kavramının daha da önem kazanacağını düşünüyorum.
Benim ilk önerim, genç meslektaşlarımın kendi hedef kitlelerini belirlemeleri olurdu. Çünkü her alanda uzman olmak, aslında hiçbir alanda uzman olmamak anlamına gelir. Bu nedenle, kendi alanlarını seçmelerini öneririm. Ben öyle yaptım ve uzmanlığım dışında kalan durumlarda başka kişilere yönlendirmekten çekinmiyorum.
Mesela, temel seviyede kişiler de bazen benimle irtibata geçiyor ya da çocuklarını emanet etmek isteyen kişiler oluyor. Bu alanda benim uzmanlığım yok, onları güvendiğim öğretmenlere yönlendiriyorum. Bu duruşumun, karşımdaki kişi tarafından takdir edildiğini gördüm ve bu da markalaşmanın bir yoludur bana kalırsa.
İsteyenler sana nerelerden ulaşabilir?
Bana ulaşabilecekleri adresler:
Comments